Danimarka: Uzun, Güneşli Günler — Karanlık Geçmiş
Bugünlerde Danimarka’da oldukça uzun, güneşli günlere şahitlik ediyoruz. Güneş saat 23.00 gibi batıyor ve 3.00'te tekrar yükselmeye başlıyor.
Danimarka’nın kölelik ve sömürgecilikle bezeli karanlık geçmişi, bu uzun ve güneşli günlere gölge düşürüyor.
Dâhil olduğum proje kapsamında Aarhus Üniversitesi’ndeyiz. “Slow Memory — Yavaş Hafıza” konsepti çerçevesinde seminerlere ve atölye çalışmalarına katılıyoruz. Projenin amaçlarından birisi, etrafımızdaki küçük adımlarla, yavaş yavaş gerçekleşen dönüşümlerin farkına varamadığımızı vurgulamak. Örneğin iklim değişikliği, endüstrinin Avrupa’da yavaş yavaş geriye gitmesi, orman varlığının Avrupa’da azalması.
Bugünkü konumuz, Danimarka’nın kölelik ve sömürge geçmişi ve bunun toplumsal hafızaya, eğitime, politik söyleme ve uygulamalara yansıması.
Danimarka bu süreçte kölelerin taşınması, bazı bölgelerin sömürgeleştirilmesi ve elinde tuttuğu bölgeler arasında mal ticareti gibi faaliyetler yürütüyordu. Danimarka’nın Afrika’daki ayağı ise Gana’daki Fort Christiansborg limanı. Köleler bu limandan taşınıyor, getirilen mallar bu liman üzerinden Afrika’ya giriş yapıyordu.
Danimarka’nın sömürgeleştirdiği bölgeler ise atlantikteki adalardı. Karibik’teki bu adalar “Danish West Indies” olarak anılan adalardı.
Bugün Amerikan Virjin Adaları olarak anılan bu bölgeyi Danimarka 1915 yılında ABD’ye sattı. Sebebi, köleliğin bitmesiyle artık adaların karlı olmaktan çıkmasıydı.
Bu arada Danimarka sadece bu bölgelerle de kalmadı. Hindistan’ın da bir bölgesi Danimarka tarafından sömürgeleştirildi.
Virjin adalarına Afrika’dan getirilen köleler şeker, kahve ve tütün yetiştirmek için kullanılıyordu. Çiftlikler Danimarkalı tüccarlar tarafından işletiliyordu.
Danimarka’nın toplamda Afrika’dan 100 bin köleyi sömürgeleştirdiği adalara taşıdığı tahmin ediliyor. Kölelerin cezalandırılma metodları arasında kızgın demirle dağlama gibi uygulamalar vardı.
Kölelik ve sömürge sistemi “Üçgen ticaret” olarak adlandırılan bir kurguya göre işliyordu.
Birinci adım: Afrika’dan getirilen köleler adalarda şeker, kahve ve türün yetiştiriyorlardı.
İkinci Adım: Bu ürünler daha sonra işlenmek üzere Danimarka’ya ya da Avrupa’daki diğer ülkelere taşınıyordu.
Üçüncü Adım: Son adımda ise Avrupa’dan alınan işlenmiş ürünler, aletler, kumaşlar, silah ve barut gibi malzemeler Afrika’ya taşınıyor ve köleler karşılığında satılıyordu.
1650'lerde başlayan bu süreç 1850'ye kadar devam etti.
Danimarka bu süreçten birçok fayda elde etti.
- Ticaret : Danimarka sömürgeleri, Avrupa, Afrika, Amerika ve Asya arasında mal takası sağlayarak ticaret merkezleri olarak hizmet etti. Şeker, kahve, baharatlar, kereste ve mineraller gibi değerli kaynaklara erişim sağladı ve bu ürünler Avrupa pazarlarında yoğun talep gördü. Bu ürünlerin ticareti Danimarkalı tüccarlara önemli karlar sağladı ve genel ekonomiyi canlandırdı.
- Tarım ve Plantasyonlar: Özellikle Karayipler’deki Danimarka sömürgeleri, tarım plantasyonlarında faaliyet göstermiştir. Şeker kamışı, tütün ve kahve gibi ürünlerin yetiştirilmesi büyük ölçüde köle emeğine dayanıyordu. Plantasyon tarımından elde edilen karlar Danimarka’ya geri dönmüş ve ülkenin ekonomik büyümesine katkıda bulunmuştur.
- Denizcilik ve Denizcilik Endüstrisi: Vikinglerin torunları olan Danimarkalılar, denizcilikte oldukça mahirdi. Sömürgecilik ve köle ticareti Danimarka’nın denizcilik ve denizcilik endüstrisini geliştirmede önemli bir rol oynadı. Sömürgelerden gelen gemiler, malzemeleri Danimarka’ya taşıdı, ticareti kolaylaştırdı ve denizcilik, gemi yapımı ve ilgili sektörlerde istihdam fırsatları yarattı. Denizcilik sektörü Danimarka ekonomisinin önemli bir parçası haline geldi.
- Transatlantik Köle Ticareti: Transatlantik köle ticareti de Danimarka’nın ekonomisi için önemli bir gelir kaynağı oldu. Danimarka gemileri ve tüccarları köle ticaretine katıldı, köleleri Amerika’ya taşıdı. Bu ticaretten elde edilen karlar, o dönemde Danimarka ekonomisine katkı sağladı.
Danimarka’nın bu karanlık geçmişi uzun yıllar karanlıkta kaldı. Okul kitaplarında yer almadı, politikacılar bu dönemi unutmayı yeğledi.
Fakat son yıllarda bu konu tekrar gündeme gelmeye başladı.
Eski sömürge adalarından Shelley Moorhead adındaki bir aktivist, dedelerinin hakkını aramaya niyetlenmişti. Kurduğu “African carribean preperation alliance” ile gündem olmayı başardı.
Tüm bu baskılar sonucunda Danimarka karanlık geçmişle nasıl yüzleşebileceğini tartışmaya açtı.
Astrid’in bugünkü sunumu, tüm baskılara rağmen bugün hâlâ Danimarka’nın bu karanlık geçmişinden dolayı özür dilememesi hakkındaydı.
Örneğin bu konuda Danimarka dışişleri bakanının açıklaması şuydu: “O zaman yaşayan insanların yaptıkları kötü şeyler için bugünkü insanların özür dilemesine gerek yok.”
Birçok politikacının yaklaşımı ise, ilgili adaların şu anda ABD elinde olması nedeniyle bir özür dilenecekse bunun ABD tarafından gerçekleştirilmesiydi.