Tayvan: Küçücük, Fıçıcık, İçi Dolu…
Sadece bizim degil, tum dunyanin Tayland ile karistirdigi bir ulke burasi. Tayvan basininda dun yer alan bir habere gore ABC adli Amerikan televizyonu Tayland devlet baskani diyerek Tayvan devlet baskaninin ismini kullandi.
Tayvan, Cin’in hemen yanibasinda, Konya buyuklugunde bir ada devleti.
Evet, Tayvan kendini bir devlet olarak tanimliyor. Kendi pasaportu, para birimi, ordusu, parlamentosu var. Su anda 10'a yakin ulke de Tayvan’i devlet olarak taniyor. Fakat daha fazla devlet tarafindan taninmasinin onundeki tek engel Cin. Bunun hikayesi ise uzun ve karisik.
Kisaca ozetlemek gerekirse, 1950'lerde Cin ana kitasindaki ic karisikliklarda komunist parti zorla iktirada geliyor. Devirdigi o zamanki yonetim ise ulkede ne var ne yok alarak kisa bir sure icerisinde Tayvan’a tasiniyor. Tayvan’a getirilenler arasinda neler yok ki? Cin devlet muzesindeki yukte hafif, pahada agir olan hersey. Devlet kurumlari ve arsivleri, universiteler ve tasinabilir varliklari, askeri ekipmanlar, mal, mulk…
Oyleki, bugun Tayvan’in baskenti Taipei’deki ulusal saray muzesine gittiginizde cinin 2000 yillik medeniyetine dair binlerce eseri saskinlikla geziyorsunuz. Hepsi korunakli ahsap kutulara doldurularak gemilere yuklenmis ve 1950'deki devrim surecinde Tayvan adasina tasinmis.
Bu zorunlu goc tum dunya tarafindan da kabul ediliyor ve ilginc bir gelismeyi de beraberinde getiriyor. 1950'den 1970'lere kadar Birlesmis Milletler’de Cin diye bildigimiz o koca ulkeyi Tayvan temsil ediyor. Tayvan’in aslinda tam ismi soyle: Taiwan — Republic Of China. Devrimden sonra Tayvan’a goc eden yonetici elitler, askerler ve entellektueller onyillarca geri donerek Cin’deki komunist partiyi alasagi etmeyi, tekrar yonetime gelmeyi hayal ediyorlar. Onlarca plan yapiliyor ama herhangi ciddi bir kalkisma olmuyor. Sonradan Tayvan’a gelen bu cogunlukla bu ekibin kurdugu milliyetci parti (KMT) ulkeyi 1996'ya kadar demir yumruk ile yonetiyor. Fakat ulke kalkinma seruvenindeki altin cagini bu yillarda yasiyor.
Tabiki bir hususu es gecmeyelim.
1895–1945 arasinda tam elli yil boyunca Tayvan Japonya’nin kolonisi olarak kaliyor. Bugun bile Taipei sokaklarinda dolastiginizda japonlardan kalma evlere rastlayabiliyorsunuz. Japonlar sadece evlerini degil, saglam bir altyapiyi, uretim tesislerini, limanlari ve universiteleri de geride birakiyor. Aslinda tamamen de baglantiyi kesmiyorlar. Bircok iktisat tarihcisi Tayvan’in ekonomik kalkinmasinda Japonya’nin herseye ragmen devam ettirdigi ekonomik baglarin ve bilgi/deneyim aktariminin onemli bir rolu oldugunu dusunuyor. Bugun Tayvan ve Japonya cok yakin iliskileri olan, Las Vegas’ta olan Las Vegas’ta kalir hesabi kolonyal donemi geride birakmis iki gelismis ulke.
China Airlines’ta Tayvan’a ait bu arada. Islerin oldukca karisik gorundugunun farkindayim. Fakat Tayvan’in tarihsel arkaplani bu gelgitler ile dolu.
Tayvan ekonomik olarak pek dikkat cekmese de dunyanin sayili ulkelerinden. Gecen katildigimiz bir toplantida bakanliktan bir yetkili parmaklari ile sayarak, Tayvan eger Avrupa’da olsaydi 5. en zengin ulke olacakti dediginde pek inanasim gelmemisti.
Fakat rakamlara baktiginizda sadece ekonomide degil, bircok alanda tahmin edildiginden daha ileri bir ulke.
Ornegin dunyanin en hizli internet baglantilarindan birisine sahip. Ulkenin ihracati 330 milyar dolar. Yani Turkiye’nin yaklasik iki kati.
23 milyonluk nufusa ve 54 bin dolarlik kisi basi milli gelire sahip Tayvan bu haliyle dunyanin en buyuk 21. ulkesi. Ihrac ettigi mallar ise cok buyuk oranda yuksek teknoloji urunu. Bu arada, Iphone’lari ureten Foxconn da Tayvan menseili bir firma. Asus, Acer ve HTC gibi dunyaca unlu markalar da yine Tayvan’a ait.
Ulkenin baskenti metro hatlariyla orulmus durumda.
Buna ragmen benim en cok dikkatimi ceken hususlardan birisi ulkedeki bisiklet ve motosiklet sayisi oldu. Ulkede kisi basina dusen bisiklet sayisi Hollanda ile yarisiyor. Benim de gunluk kullanicisi oldugum Youbike adli bisiklet kiralama sisteminin abone sayisi 10 milyon. Ulke nufusunun 23 milyon oldugunu hatirlatmak isterim. Sadece 2020 yilinda satilan motosiklet sayisi ise 1 milyona yakin.
Bircok Asya ulkesi icin gecerli olan mutevazilik Tayvan’da da kendini hissettiriyor. Hem kurumlari, hem de insani mutevazi ve cana yakin. Zaten Tayvan’i tercih etmemizdeki onemli nedenlerden birisi, ABD’de tanistigimiz Tayvan’lilarin genelinin mulayim insanlardan olusmasiydi.
Ulke egitim acisindan da oldukca guclu.
23 milyonluk ulkede 120 universite var. Bunlarin bircogunda ise alisageldgimiz sosyal bolumler yok. Genellikle teknoloji agirlikli bolumlere rastladiginiz bu universitelerin bircogu dunyada ilk 1000'e giriyor.
National Taiwan University ise dunyada ilk 100'de yer aliyor. Son siralamalardaki yeri ise 60.
Tayvan’in demokrasiye gecisi ise biraz sancili. Ilk defa 2000 yilinda farkli bir parti ulkeyi yonetmeye basliyor. Demokrat Parti olarak bilinen bu partinin ana felsefesi, artik Tayvan’in kendi basinin caresine bakmasi gereken yeni bir ulke oldugu, Cin ile tekrar birlesmenin artik hayal oldugu ve kendilerinin zaten cinli degil Tayvan’li olduklari yonunde.
Ana muhalefetteki KMT ise bu fikirde degil. Komunist parti birgun cokecek, bizim atalarimiz cinliler, birgun gelecek, Tayvan ile Cin birlesecek, biz hem Cin’i hem Tayvan’i yonetecegiz fikrindeler.
Ulkedeki iki parti basabas gidiyor. Ama gunluk hayata yansiyan herhangi bir gerilim yok. Bilakis parkta bahcede insanlar birlikte dans ediyor, jimnasik yapiyor, oyun oynuyor. Gayet ic ice gecmis, sinirli insana pek rastlamadiginiz, guler yuzlu, sicak kanli insanlar.
Tayvan universiteleri, yemekleri, tarihi ve tabiati ile gezilip gorulmesi gereken, Avrupa sartlarinda yasam imkani sunan gelismis bir ulke.